31 Temmuz 2008 Perşembe

the our father


çanlar çalmaya başlarken soğuk hücremde bekliyorum,
pek fazla vakti kalmamış olan geçmişimi derin derin düşünüyorum,
çünkü saat 5'te beni darağacına götürecekler,
benim için zamanın kumları azalıyor, azalıyor..

papaz son duaları okumaya geldiğinde,
parmaklıkların ardından son manzaralara bakıyorum,
hayat benim için çok ters gitti.

bir hata olamaz mı?
benliğime hükmeden korkuyu durdurmak zor,
çılgın bir rüya değil de hakikî bir son mu bu?

birisi lütfen rüyada olduğumu söylesin,
içimde kopan çığlığı durdurmak hiç kolay değil,
ama konuşmayı denediğimde de kelimeler kaçıyor benden..

gözyaşlarım dökülüyor,
ama neden ağlıyorum ki?
ne olursa olsun ölümden korkmuyorum,
asla bir son olduğuna inanmıyorum.

gardiyanlar beni avluya çıkardıklarında,
birisi hücresinden tanrı seninle olsun diye sesleniyor.
eğer bir tanrı varsa niçin benim ölmeme göz yumuyor?

yürüdükçe tüm hayatım ardımdan sürükleniyor
ve sonum yaklaştığı hâlde ben üzgün değilim.
ama ruhumu yakalayın, çünkü o özgürce uçmak istiyor.

lütfen ruhumun bakî kalacağına inanarak dinleyin sözlerimi,
lütfen şimdi gidiyor olduğum için üzülmeyin,
görmeye gidiyorum görünenin ötesini.

sizin de gitme zamanınız yaklaşınca,
belki de o zaman başlayacaksınız anlamaya..
oradaki hayat yalnızca garip bir yanılsama!

ismin kutsansın!
ismin kutsansın!


Iron Maiden ~ Hallowed Be Thy Name

Hiç yorum yok: