30 Temmuz 2012 Pazartesi

Evet bayım,
Yol üstü hayatınızdan geçen en ahmak kadın benim…
Çünkü yalnızca yoldan geçtim, altınızdan asla.
Kirli parmaklarımı pantolonuma silmeden asla sürmedim gözyaşlarınıza.
Tokat izi saklayan yanaklarınızı öpmeden önce,
... Nikotin kokan dişlerimi fırçaladım mutlaka…

Evet bayım,
Aklına geldiğinizde ayağa kalkan tek aptal benim.
Çünkü bir kanepeye uzanıp film izlemeyi teklif etmedim size!
Düşlerimi anlattım yalnızca, hiç fantezim olmadı..
Ve iç çamaşırınızın rengini hiç merak etmedim.
Bu yüzden arkan açılmasın diye,
Arkası kapalıdır bütün sandalyelerimin…
Evet bayım,
Karşılaşacağınız en korkak kadın benim!
Çünkü tuttuğu eli asla bırakmayanlardanım.
Kazandığını kaybetmeyi göze alamayanlardan.
Bu yüzden başka eller vücudunuzdayken,
Benimkiler hiç düşmedi omuzlarınızdan…

Evet bayım,
Öptüğünüz en tecrübesiz kadın yine benim!
Parçalanmış dudaklarınıza dudaklarım merhem olsun istedim..
İlk sizdiniz bayım,
ilkimdiniz.
Aşka uzak ve kurak tenimde,
En hoyrat iklimdiniz, incittiniz.
Akıttığınız kan yüreğimin bakireliğiydi.
Bilemediniz…


Evet bayım,
İşte gördüğünüz ve göreceğiniz en şerefsiz kadın da benim!
Bundan büyük şerefsizlik mi olur?
Sevdim…
Şeref, sizin bayım.
Şeref, size ben gibi bakmayan HERKESİN !
Özür dilerim, rahatsız ettiğim için..

5 Temmuz 2012 Perşembe

içime gir ama sigaranı söndürme!

Birden fermuarını çözdü, pantolonunu indirdi. Sonra da külodunu çıkarttı. Beni nasıl aşağılıyacağını biliyordu ama öfkesini kontrol edemiyordu da: "Hadi, gel, gir içime! Hadi, hakkındır, beni evine aldın ya, beni o soğuk sokaklardan kurtarıp getirdin ya buraya, gir içime, hadi!.." diye bağırmaya başladı... Karanlık yerimin bu denli zorlanması, öfkeden deliye döndürmüştü beni. Ona tam, "Yeter artık, yeter; bitir, bu oyunu!" diye bağırırken, cinsel organının çevresinde, kasıklarında, karnının altında derin sigara yanıklarını fark ettim... İşte o anda öfkem gülünç geldi bir an bana, gülünç ve acınası... O ise adeta acıyla kıvranarak ve soluk soluğa, kendiyle konuşmaya devam ediyordu. "Gir içime ama sigara söndürme oramda!.."

**cezmi ersöz'den- içime gir ama sigaranı söndürme kitabından
Hadi gir içeri. Ama gözlerindeki o kanayan suçluluk bırak kapıda kalsın. Ona ihtiyacımız yok artık..
.
.
.
Tutkunu olduğum neyin varsa hepsini bırak kapıda. Yoksa ne kadar istesem de konuşamam seninle. Konuşamam, yalnızca ağlarım. .
.
 
Kapat kapıyı. Kapat, içeri hayat girmesin. İçeri yalanlar girmesin. İhanetler, ihtiraslar, oyunlar, maskeler girmesin içeri. .
.
.
.
 
Korkma benden artık. Aşkına rakip değilim...
 
**cezmi ersöz'den
İnanmıyorum sevgili sana asla. Çünkü sen de bu hayat gibisin... Özletiyorsun, tahrik ediyorsun, öfkelendiriyorsun, aşağılıyorsun, bekletiyorsun, umutlandırıyorsun... Ama yoksun! Gerçek değilsin. Düşüyorum hızla. Tek istediğim elimi tutmandı...! Elimi sana uzatırken sonuna dek güvenebilmekti son isteğim. İnsan başka ne ister ki? Seven insan başka ne umar?

Boşluğa düşerken inançla sarılabilmek ister son insana. Yoldaş sevgiliye...

Her şeyi yaşadım biliyor musun? Her şeyi.. Ama bir tek bu sarılışı yaşamadım. Düşerken son anda olanına. Sen hep sınadın beni, hep gücümü ölçtün. Sana ne verip ne veremeyeceğimi hesapladın. Oysa ben sana olduğum gibi gelmiştim. Neysem O...

Dağınık, hesapsız, doyumsuz, heyecanlı ve yaralı. Çok yaralı...
 
**cezmi ersöz'den..

hayallerini yak evi ısıt!

Bir tek seni sevdiğim doğruydu... Ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı... Sen beni dışladığından beri, beni sevenlere bir hayalet hediye ettin... Tepeden tırnağa aşka, tepeden tırnağa özleme batmış bir hayalet... Bu hayaletin içinde, beni değil seni gördüler hep. Çoğu bu hayalete dayanamayıp çekip gitti...

Kimisi senin beni beklettiğin kapıda, beni bekledi. Seni beklemekten yorulur, onunla birlikte çekip giderim, diye buralardan...
Ve ben en çok onların sevgisine inandım. En çok onlara derinden üzüldüm. Ve hep merak ettim, karşılıksız ve onca yıl bir hayaleti nasıl böylesine sevebildiler diye. 

***hayallerini yak evi ısıt'dan - cezmi ersöz