3 Şubat 2009 Salı

omurganın flütü

Sen gerçekten varsan
Tanrı,
Tanrım benim,
yıldızların halısını sen dokuyorsan,
günden güne büyüyen
bu ağrı,
bu acı bir armağanınsa, Tanrım, senin,
yargıçlık zincirini takın da sana uğramamı bekle.
Gelirim ben tam zamanında,
gecikmem bir gün bile.
Dinle biraz
ulu işkenceci!
Sımsıkı bastırırım dudaklarımı,
Tek bir çığlık bile çıkmaz
kanatıncaya dek ısırdığım ağzımdan.
Bir kuyruklu yıldıza bağla beni, bağlar gibi kuyruğuna bir atın,
bas kırbacı.
Yıldızların sipsivri uçlarında parçalansın bedenim

Ya da;
ruhum göçüp de dünyadan artık
çıkınca senin mahkemi kübrana
şaşkın, suratı asık,
bir darağacı kur bana
samanyolundan,
as bir eşkiya gibi.
Yap aklına geleni,
istersen atlara bağla beni, kopsun kolum bacağım.
Yalnız
-duyuyorsun ya beni!
-al götür başımdan
bana sevgili diye verdiğin baş belasını!


Geniş adımlarıma dayanmıyor yolların uzunluğu.
Nereye gitsem ki içimdeki bu cehennemle?
Hangi göksel Hoffman
tasarlayabilir seni

V. Mayakovski

Hiç yorum yok: