2 Ekim 2009 Cuma

Açlık

Ordutarım kontrol şube müdürü Şaban Akpınar'ın dünya gıda günü ile ilgili yazısı, beğendim ekledim..


İnsanlığın en temel ihtiyacıdır gıda ... Çünkü gıda her şeyden önce gelir. Ulaşılamaması durumunda ise açlık, hastalık, ümitsizlik, ölüm ve gözyaşı vardır. Açlık, yalnızca bireylerin hayatını ve ümitlerini azaltmakla kalmaz aynı zamanda ulusların barış ve refah düzeylerini de bozmaktadır. Açlık ve yetersiz beslenmenin ekonomik maliyeti de son derece yüksektir. Açlık ve yetersiz beslenmenin hüküm sürdüğü ülkelerde verimliliğin dörtte üç oranında azaldığı görülmüştür. Açlığın olduğu yerde, genelde yokluğu olan gıda değildir. Yokluğu olan ya onu satın alacak olan para ya da ürün yetiştirilecek alandır. Dünya artık önceliklerini belirlemelidir. Her ne olursa olsun açlıkla mücadele edilmeli ve bütün insanlık, açlığı dünyanın ortak sorunu olarak algılamalı ve sorunun yoksul ülkelere gıda yardımıyla da çözümlenemeyeceğini bilmelidir.

İlk çağlardan bu yana insanlığın en temel sorunu olan açlık, ne yazık ki üçüncü bin yıla yaklaşırken de insanlığı tehdit etmekte, hızla artan dünya nüfusu doğal kaynakların tükenmesine neden olmakta ve bütün teknolojik gelişmelere rağmen açlık tehdidi hala sürmektedir. Açlık bugünü ve geleceği tehdit eden ciddi bir sorundur. Dünya nüfusunun önemli bir kısmı bu sorunla yıllardır karşı karşıyadır. Açlık, insanlığın uykusunu kaçıran olgulardan biridir. Dünyanın hiç de azımsanmayacak büyük bir kesimi açlık, yoksulluk, sağlıksız koşullar gibi problemlerle karşı karşıyadır. Dünya ve özellikle insan hakları ihlalini olmaz yerlerde arayan “gelişmiş ülkeler”, insanın yaşamı için en temel hakkı olan gıdaya ulaşma hakkı ve açlıkla mücadelede duyarsız kalmaya devam ettikçe problem daha da büyümektedir. Çünkü gelişen dünyanın ve kullandıkları yüksek teknolojinin hedefi, açlığı önlemek değil, silaha yatırım yapmak, savaş alanları açmak ve ürettiği gıdayı silah olarak kullanmaktır. İşte 6 milyar nüfuslu, küreselleşmeye çalışan koca dünyanın tüyleri ürperten utanç tablosu; yeterli gıda tüketimi olanağı bulamayan insan sayısı 200 milyonu beş yaşın altındaki çocuklar olmak üzere 840 milyon, yoksulluk sınırının altında yaşayan insan sayısı 2 milyar, güvenli su tüketim olanağı bulamayan insan sayısı 1,2 milyar, sağlık hizmetinden yararlanamayan insan sayısı 800 milyon …

Dünyada var olan oburluk ve alabildiğine tüketim israfı açlığın lehine yok edilmelidir. Üçüncü Dünya ülkelerinde her yıl binlerce insan açlıktan ölürken; Amerikalıların % 30’u, Avrupalıların % 25’i şişmanlık sorunu yaşamaktadırlar. Kısaca, geri kalmış ülkelerde gıda-ölüm; gelişmiş ülkelerde ise gıda-diyet ilişkisi vardır. Dengesizliği yansıtan en çarpıcı ölçütlerden birisi de, dünya nüfusunun en zengin kesiminin et ve balığın % 45’ni, en yoksulunun ise ancak % 5’ini tüketmesidir. Yetersiz ve dengesiz beslenme, dünyada her yıl meydana gelen 6 milyon çocuk ölümüyle doğrudan ya da dolaylı biçimde ilişkilidir.

İnsanlığın önünde bütün çıplaklığı ve acımasızlığıyla durmaktadır açlık … Bugün dünya, nüfusunun hızla artmasına rağmen, bütün insanları besleyecek kadar gıda üretebilmektedir. Ancak herkes eşit şekilde bütün gıdalara ulaşamamaktadır. Dünya toplam gıda üretiminin % 70’ini gelişmiş ülkeler (nüfusun yalnızca % 30’unun yaşadığı), % 30’unu ise gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler (nüfusun % 70’inin yaşadığı) gerçekleştirmektedir. Gıdayı paylaşmaya gelince insan hakları savunucuları yoktur ortalıkta…. Gıda bu, aynı zamanda silahtır.

Bugün ülkemizde açlık sorunu yaşanmamasına rağmen dengesiz ve yetersiz beslenme halkımızı tehdit etmektedir. Ülkemizde yeterli miktarda gıdaya ulaşamayan insan sayısının 13 milyon dolayında olduğu ifade edilmektedir. Halen yaklaşık 6,5 milyon kişi proteinsiz, 10 milyon kişide düşük kalorili gıdalarla beslenmektedir. Çünkü Türkiye'de temel besin ekmek ve diğer tahıl ürünleridir. Ülkemizde son 10 yılda nüfus % 18 oranında artarken, tarımsal üretim % 12 artmıştır. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de açlık ve yetersiz beslenme sorununun temel sebebi nüfus artışı değildir. Sürdürülebilir gıda güvencesi, bütün insanların hakkıdır.

Bir diğer utanç tablosu da yeryüzünde bu kadar açlık çeken, yetersiz ve dengesiz beslenen insan varken gıdaların israf edilmesidir. Ülkemizde israf edilen ekmek ve değerlendirilemeyen meyve ve sebze miktarı milyonlarca nüfusu besleyecek miktardadır.

Ülkeler geleceğine güvenle bakmak, sağlıklı nesiller yetiştirmek ve güçlü olmak zorundadırlar. Bu amaçla; tarımsal ürünlerimizi iyi değerlendirmek, gıda israfını önlemek, yetersiz ve dengesiz beslenmenin önüne geçmek, açlık çeken ve yetersiz beslenen insanları unutmamak ve açlıkla mücadeleyi bırakmamak zorundayız.

Zaman zaman görsel basında yer alan açlık çeken insanların görüntüsü, tüyleri ürperten bir sorun olarak bir gün herkesin kapısını çalabilir. Bu nedenle insanlık, açlık sorununa ortak duyarlılık göstermek ve çözüm bulmak zorundadır.




Hiç yorum yok: