11 Kasım 2008 Salı

Trende döktürdüğüm sokak edebiyatı tadında yazılmış güncelerden seçmeler

Yer: Mavi Tren - PAZAR / 9.11.2008

ANKARA-BASMANE

KAN DÜNYADAKİ İBNELERİN SOYUNU KURUTSA KEŞKE

‘’Kan, dünyadaki bütün ibnelerin soyunu kurutsa keşke’’ diye saçma bir cümle kurdu. Bu onun dışkılama isteğini kamçılayan sahte bir orospuydu sanki. Kamçılıyor, her defasında ruhunda derin yaralar açan bir kusma isteği uyandırıyordu. Tren biletimiydi ki bu işin bitince yırtıp atasın. Acımasız olunmamalıydı o yüzden sevenlere karşı. Yoksa acımasız orospular kamçılardı bedeninizi. Yine aynı cümle yankılanıyordu beyninde. Ama bunun bir önemi yoktu.

Önde oturan yaşlı amca utanmasa tükürüverecekti ciğerlerini elime. Sonrada sövse iyi olur diye düşündüm. Bu ona serseri bi hava katardı. Belki eski günlerdeki boktan, kokuşmuş, çılgın attığı gecelere dönerdi birden gece. Yanında oturan karısı tam 17 saat uyudu. Kafası güzeldi heralde.
Farketti ki çoğu zaman kendinden 3. Tekil şahıs gibi bahsediyordu. Bu ne sikim işti? Bu şu sikim bir işti ki siz anlamazsınız. Kimi kendini bilmez yorumlar bunu –utangaçlık- şeklinde, kimisi der ki –sevimli olma isteği. Ama ben diyorum ki bu, ruhun bedene sığamaması, kimi zaman beden dışına çıkıp zırvalaması.

Elimde Konfüçyüs’ten Toynbee’ye kadar ortaya çıkmış olan büyük öğretileri anlatan siktiri boktan bi kitap var. Tam 1700 km dir onu taşıyorum, neredeyse paramparça oldu, üstelik benimde değil. Okuyamıyorum. Okusam, götlerin cirit attığı elit çevrelerde bi kaç piçi göt ederdim mutlaka,ama sanırım okumayacağım onu. Çünkü değersiz içindekiler. Bugüne değin 10-15 yaşlı budalanın hayatı nasıl yorumladığı kimin umurunda? Kafayı kırmış, popoyu yarmışlar herifler. ‘’İnsan iyi midir, kötü müdür?’’, ‘’ Neden yaşıyoruz?’’, ‘’Toplumsal hayatın getirileri ve götürüleri nelerdir?’’ diyerek.

Sorular sorulmalı ama cevapları pek önemli değiller bence. Birini niye seviyorum diye sormalı insan zaman zaman kendine, ama cevabını yazacak olsam şuraya kağıt bile ufalanıp bu ana şahit olmamayı yeğlerdi, öyle sanıyorum. ‘’öyle sanıyorum’’ kalıbını daha önce okuduğum bi kitaptan çalmış olabilirim, yabancı gelmedi gözüme.

Konu dağılmadan başka sorularda sormalı insan kendine. ‘’ Aldatmak nedir? ’’, ‘’ Sevmediğin birine neden ve nasıl seni seviyorum dersin?’’ vb. sorular. Dediğim gibi cevaplar problem değil. Soru sorun kendinize, salak cevaplar verin. Budur bizi özgür kılan.

Bir mandalinadır insanın gözüne ışık getiren, mandalinadır, balina değil.

Yan koltuktaki kız çok mülayim, şokella fabrikasının işçileri görünümünde, üniversite talebesi görevinde bir maldı. Bütün yol boyunca 250 sayfalık Elle ( Magazin dergisinin) resimlerine elleriyle dokunarak fetişist duygular barındırdığını gözüme soktu. Okuma yazma bilmiyor muydu, biraz pişmaniye yedirsem öğrenir miydi? 250 sayfaya dokunulur mu, tamam derginin adı Elle,ama mesajı yanlış almış. Ellemeyeceksin yavrem. Neyse, bu kız hakkında bu kadar çok saçma şey düşünüldüğünü öğrense intahar ederdi sanıyorum.

Bugün bi dükkana girdim. Üstüme başıma bi kaç şey aliyim maksadıyla. Yaşlı kurt kadın, az kalsın donuma kadar ütülüycekti beni. Bi kazak deniyorum, anında yanımda beliriyor, etiketi söküyor, üstünde kalsın fln diyor. Maymuna benzettim bu hareketini. Neyse güzel şeyler aldım.

Şimdi uyuma vakti. Tren camına kafamı dayayıp, bi kaç beyin hücremi katletmeyi planlıyorum. Bu arada Elle dergisini okuyan kızın çantasındaki sarı paketli ıslak mendil, Lays paketini andırıyor. Acıktım galiba. Kıza sövdüm içimden. Salla :))) Sanırım ben deliyim.

Leviathan

Hiç yorum yok: